Unutmadık, unutturmayacağız!..
Unutmamız mümkün değil!..
Unutmak elbette zor…
Unutmadık ne demek acaba?…
Sahi Unutmadık sözcüğünün anlamı tam olarak neydi?
Ben size unutmayı tarif etmeden önce sözlük anlamını paylaşmak isterim…
Unutmak: Belleğinde kalmamış olmak, aklından çıkıp gitmek, aklında kalmamak, anımsamamak
Bir şeyi dalgınlıkla bir yerde bırakmak ya da bir işi dalgınlık nedeniyle yapmamak.
Aslında sadece sözlük anlamını yazmamda her şeyi anlatıyor gibi geldi ama birazda ben anlatayım…
Maalesef unuttuk, maalesef her şeyi yerinde bıraktık.
Yıkılmış evleri yapılmamış çadırda, konteynerde kalanlardan kaçımızın haberi var? Yada ne yapıyoruz onlar için?…
Biz yardım ettik dediğinizi duyar gibiyim… Hayat depremzedeler için hala devam ediyor… İş imkânı neredeyse yarı yarıya düştü. Süreklilik lazım unuttuk yani…
Hala kayıp çocuklar var, onları da unuttuk mesela…
Cenazesine kavuşamamış depremzedeler var. Her şeyini kaybetmiş… Artık sadece bir mezarı olsun diye kemiklerini bulmaya razı olan insanlar var. Onları da unuttuk…
Depremde ailesini, dostlarını, arkadaşlarını, sevdiğini kaybederek canı yanan, derinden hissederek etkilenen ve gerçek anlamda empati yaparak bu acı kayıpları hisseden insanlar hariç,
UNUTTUK…
Sosyal medyada iki satır yazı paylaşarak, üzgün surat yaparak, dramatik müziklerle havadan çekilen görüntüler yayınlayarak unutmamak bana çok sahte geliyor açıkçası…
Hiç şüphem yok ki, çoğu kişi 24 saat geçmeden normal hayattaki paylaşımlarına devam edecekler…
Aslında unutmadıkları tek şey o korkuyu bir daha yaşamak.
Hepiniz unutmadınız tebrik ederim demek geliyor içimden…
Peki unuttuğumuz 6 Şubat neydi?
6 Şubat: Asrın felaketi…
6 Şubat: Yas günü…
6 Şubat: Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Osmaniye, Adana ve Elazığ’dı…
6 Şubat: Karanlıktı…
6 Şubat: Kar, yağmur, borandı…
6 Şubat: Yokluktu…
6 Şubat: Çaresizlikti…
6 Şubat: Yarım kalmışlıktı…
6 Şubat: Birlik ve beraberlikti…
6 Şubat: Akdeniz Bölgesiydi, Güneydoğu’ydu, Doğu Anadolu’ydu…
6 Şubat: TÜRKİYE’ydi…
6 Şubat annesiz kalan bebekler, boş kalan kucaklar, eşini çocuklarını kaybeden analar babalar, sırdaşını yoldaşını kaybeden insanlar ve -7 derecede sokakta pijamayla beklemekti.
Binlerce insanımızın sıcacık yatağına yatıp bir daha uyanamamasıydı.
Annesinin kucağında uyuyup başka kucakta uyanan yüzlerce çocuk demek ve saymakla bitmeyecek binlerce hikâye…
Yıkılanlar tek evler değildi aslında, yaşanmamış hayatlar, yarım kalmış tamamlanmamış öyküler ve kavuşulmamış hayaller…
Ve yok olan tarihimizdi… Evet bunu da unuttuk.
Binlerce hikâye hala dinlediğimizde tüylerimizi ürperten…
Biz unutmayalım, unutmamaktan kastımız tedbir almak, yardım etmek olmalıydı.
Unutmamak için neler yapabiliriz.
Yaralarımızı nasıl sararız.
Travmalarımızı nasıl atlatırız.
Annelerin gözyaşı nasıl diner onu düşünmeliyiz.
Önümüzdeki yerel seçimler var. Depremle ilgili neler yapılacağını bilmek istediğimizi belirtmeliyiz. Hatta hiç olmadığımız kadar ısrarcı olmalıyız. Seçim propagandalarında depremle ilgili projeler duymak istiyoruz.
Ne kadar güvende olduğumuzu bilmek bizim hakkımız…
Bundan sonra herkes üstüne düşeni doğru, dürüst ve ahlak ilkeleri ile yapmalı ve bu konuda kanunlarla da baskı kurulmalı.
Binlerce canımız bina gibi görünen, gerçekte ise ahlak ve kanun dışı yapılan kısacası ihmalin altında kaldılar.
En temel ihtiyacımız olan sağlam birer barınak olduğunu ve bunun belediyelerden geçtiğini yetkililere hatırlatmayı bir borç bilirim. Bu konuda ne yapacaklarını tam olarak bizlerle paylaşmalarını rica ediyorum.
Birde unutması gerekenler var, bunu da unutmayalım!
Miniklerimiz bu acıyı küçük kalplerine yara bırakacak şekilde tekrar tekrar hatırlatmayalım. Onlar o anlamsız sallanmayı sürekli bizlerden duymamalılar. Dünyanın içindeki canavarın yeri salladığını bence artık unutsunlar. Onlar çocukça gülüp oyuncaklarıyla temiz bilinçaltıyla büyüsünler…
Bu tüm yavrularımızın hakkı değil mi? Sizce de…
Merak etmeyelim zamanı gelince her şeyi öğrenecekler ve bu yaşadıkları deneyimi hatırlayacaklar ama o zaman şimdi olmamalı bence…
Onlara güzel şeyler hatırlatmak daha iyi olmaz mı? Yarın rutin gittiği okula anne babasının öldüğü deprem günü olduğu için ara verildiğini hatırlamak istiyor mudur? O yaranın yeniden kanamasını istiyor mudur? Evet bizim unuttuğumuzu onlar unutmadılar.
Eminim 6 Şubat’ı her gün yaşıyorlardı… Takvimde işaretlemeye gerek olmadığını düşünüyorum.
Çocuklar en iyi akranlarıyla acılarını paylaşıyorlar ve unutuyorlar. Onlara o acıyı aynı günü tekrar düşünme fırsatı verme yerine okulda arkadaşlarıyla zaman geçirmesi bana bir anne olarak daha yapıcı geliyor…
Bence çocuklarımız güzel anları hatırlamalı ve yeni başlangıçlarda yaşamak istemediği o acı anları yüzüne tekrar tekrar vurulmamalı…
Bir daha böyle acılar yaşamamak dileğiyle…